Fan Week terimi sporda giderek daha popüler hale geliyor. Tenisi canlandırmak ve herkes için çekici kılmak amacıyla, bazı büyük turnuvalarda vazgeçilmez hale gelen bu etkinlik, giderek artan bir başarı yakalıyor.
Uzun süre büyük gösteri öncesi basit bir aperitif olarak görülen elemeler haftası, artık başlı başına bir etkinlik olarak öne çıkıyor. Ham duygular, çarpıcı yenilikler ve rekor katılım arasında Opening Week, dünya tenisinin kurallarını sarsıyor.
1973’te Billie Jean King, Bobby Riggs’i yenmekten çok daha fazlasını yaptı: Bir sembolü yıktı. Beş on yıl sonra “Cinsiyetler Savaşı” Aryna Sabalenka ile Nick Kyrgios arasında yeniden doğuyor; ancak bu kez, mücadelenin ruhunu kaybettiği hissi ağır basıyor.
Sosyal ağlar tenis için benzeri görülmemiş bir çağ açtı: Şöhretin hem kortta hem de Instagram’da inşa edildiği bir çağ. Peki bu görünürlük arayışı, oyuncuların dengesini sarsmadan ne kadar ileri gidebilir?
Üç ameliyat, onlarca enjeksiyon ve demir gibi bir irade: Del Potro acı dolu yıllarını filtresiz anlatıyor ve iyileşme arayışına artık yapay zekanın nasıl dahil olduğunu açıklıyor.
US Open'daki tarihi zaferinden on altı yıl sonra, Juan Martin Del Potro Roger Federer ile efsanevi bir maçın duygularına tekrar dalıyor. Tüyler ürpertici anlar, baskı ve sonsuza dek kazınmış anılar arasında Arjantinli, bu maçın hayatını nasıl değiştirdiğini anlatıyor.
Filtresiz bir ifadede David Nalbandian, 2008 Davis Kupası finalini değerlendiriyor. Yorgunluk, anlaşmazlıklar ve tartışmalı kararlar arasında Arjantin, ona uzanan bir şampiyonluğu kaçırmış olabilir.