Sosyal ağlar tenis için benzeri görülmemiş bir çağ açtı: Şöhretin hem kortta hem de Instagram’da inşa edildiği bir çağ. Peki bu görünürlük arayışı, oyuncuların dengesini sarsmadan ne kadar ileri gidebilir?
Tenis aslında hiç durmaz… ya da neredeyse. Birbiri ardına gelen turnuvaların ardında, şampiyonlar uzun soluklu olmak için durmayı öğrenmek zorunda. Federer’den Alcaraz’a, her şeyin belirlendiği o birkaç kritik haftayı inceliyoruz: dinlenme, gevşeme, yeniden doğuş.
Williams kardeşlerden Alizé Cornet’e, sponsorlardan ATP ve WTA turlarına kadar, teniste ücret eşitliği tartışması hiç olmadığı kadar hararetli. Yadsınamaz ilerlemeler ile süregelen eşitsizlikler arasında, raketin kraliçesi spor kendi çelişkileriyle yüzleşiyor.
Juan Carlos Ferrero'dan ayrıldığından beri, Carlos Alcaraz bilinmeyene doğru ilerliyor. Ve Steve Johnson, yakında yeni bir mentorun geleceğine inanıyor, bunlardan biri turda iyi bilinen bir isim.
Boris Becker’den Yannick Noah’ya, Marat Safin’e uzanan bu isimlerin ortak bir noktası var: Kariyerlerinin bitişinden sonra tekrar ayağa kalkmayı başarmak. Koçluk, siyaset, müzik veya podcast’ler arasında, bu eski şampiyonların tutkularını nasıl yeni bir hayata dönüştürdüklerini keşfedin.
John Isner, genel görüşün aksine gitmekten çekinmiyor. Ona göre, sezon arası herkesin hayal ettiği o kutsal an değil. Bu açıklama, şampiyonların hazırlıkları ve performansla olan ilişkileri hakkında soruları gündeme getiriyor.
Sarı toptan mikrofona sadece bir adım var. Tur kısıtlamalarından kurtulan birçok eski tenisçi, sporlarını farklı bir şekilde anlatmak için podcast'lere atılıyor — ve bazen bunu oldukça kârlı bir işe dönüştürüyor.