1973’te Billie Jean King, Bobby Riggs’i yenmekten çok daha fazlasını yaptı: Bir sembolü yıktı. Beş on yıl sonra “Cinsiyetler Savaşı” Aryna Sabalenka ile Nick Kyrgios arasında yeniden doğuyor; ancak bu kez, mücadelenin ruhunu kaybettiği hissi ağır basıyor.
Sosyal ağlar tenis için benzeri görülmemiş bir çağ açtı: Şöhretin hem kortta hem de Instagram’da inşa edildiği bir çağ. Peki bu görünürlük arayışı, oyuncuların dengesini sarsmadan ne kadar ileri gidebilir?
Tenis aslında hiç durmaz… ya da neredeyse. Birbiri ardına gelen turnuvaların ardında, şampiyonlar uzun soluklu olmak için durmayı öğrenmek zorunda. Federer’den Alcaraz’a, her şeyin belirlendiği o birkaç kritik haftayı inceliyoruz: dinlenme, gevşeme, yeniden doğuş.
Williams kardeşlerden Alizé Cornet’e, sponsorlardan ATP ve WTA turlarına kadar, teniste ücret eşitliği tartışması hiç olmadığı kadar hararetli. Yadsınamaz ilerlemeler ile süregelen eşitsizlikler arasında, raketin kraliçesi spor kendi çelişkileriyle yüzleşiyor.
Ocak'tan Kasım'a kadar, dünya tenisi Alcaraz, Sinner ve Sabalenka'nın başarılarıyla coştu. Rekorlar, rekabetler ve sürprizler arasında, tüm vaatlerini yerine getiren 2025 sezonuna bir geri dönüş.
Podcast'inde Greg Rusedski eski bir tartışmayı yeniden alevlendirdi: WTA neden Alcaraz ve Sinner'ınki kadar belirgin bir rekabet yaratmakta zorlanıyor?
Gözyaşları, alkışlar ve veda: 2025 sezonu büyük çıkışların yaşandığı bir dönem olarak hafızalara kazınacak. Simona Halep'ten Richard Gasquet'a, Petra Kvitova'ya kadar birçok şampiyon kariyerlerinin bu bölümünü kapatmayı seçti.